5 Ocak 2014 Pazar

iPhone'a Dosya Atmanın En Kolay Yolu: PhoneDrive

iOS'e döndüğüm ilk gun yeniden paylasim yapmak istedim. LG nin kendisine gore avantajlari vardi lakin iOS isletim sistemine bir kere alismissaniz vazgecmek zor. LG'ye gore daha az giden bataryasina aldirmiyosunuz bile. Her neyse lafi fazla uzatmadan sizi incelemeyle bas basa birakiyorum. Gecmiste taslak halinde biraktigim bir yaziydi Phone Drive
ios cihazımıza film atmak gibi müzik atmakta zorlanılan işler arasında. Film atmayı kolaylaştıran Ace Player'ın ayrıntılı incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu yazımda da müzik atmayı kolaylaştıran bir başka yazılım olan PhoneDrive uygulamasına değineceğim. Android tarafında telefonu/tableti usb den bağladığımızda hafıza kartına ya da harici belleğe dosya atar gibi sürükle bırak yöntemiyle müzik atabiliyoruz. Ama ne yazık ki apple tarafında bu  yine itunes yazılımıyla mümkün. Aslına bakarsanız itools adlı yazılımla da bu işi basite indirgeyebiliyorsunuz lakin itools kullanmak istemeyenler için Phone Drive bir alternatif. 

İncelememize başlamadan önce Phone Drive ile ilgili indirme linkine buradan ulaşabilirsiniz.

Jailbreakli cihazlardan tanıdığımız ifile alternatifi bir uygulama PhoneDrive. 
Bu yazımda iphone cihazımıza müzikle birlikte diğer dosyaları atmayı da nasıl kolaylaştıracağına değineceğim. (pdf, word, excel, mp3)

Öncelikle hepimizin bildiği itunes'un "File Sharing" özelliği Phone Drive'a kablo yardımıyla dosya atmanın 1. seçeneği.  Bu özellik AcePlayer adlı inceleme yazımda zaten var o yüzden yukarıdaki linke tıklayarak incelemeye göz atabilirsiniz. 

Phone Drive'a kablosuz olarak ios cihazdan ios cihaza Bluetooth yardımıyla ve Mac/PC'den ios cihazınıza web arayüzü yardımıyla dosya aktarımı yapabilirsiniz. 

Phone Drive'ı açıyoruz. Bizi aşağıdaki gibi bir ekran karşılayacak. Sağ altta bulunan senkronizasyon ikonuna tıkladığımızda bizi 3 seçenek karşılıyor.



Bu seçenekler 
1.MAC/PC file Transfer: Mac ya da bilgisayarınızdan kablosuz olarak dosya aktarımına imkan sağlıyor.
2.iOS to iOS file Sharing: İki iOS cihaz arası bluetooth ya da Wi-Fi üzerinden dosya aktarımına imkan sağlıyor.
3.Dropbox File Sharing: Dropbox hesabınızdaki dosyalara erişime imkan sağlıyor.


1. Seçeneği tıkladığımızda, uygulama bize bir link veriyor. Bu linki tarayıcınıza yazıyorsunuz. Burda dikkat edilmesi gereken nokta her iki cihazda aynı yerel ağa yani modeme bağlı olmalıdır.



Tarayıcımıza ilgili linki yazıyoruz.


İşlem bittiğinde uygulamadaki senkronizasyon penceresinde bulunan kapat ikonuna tıklayarak dosyalarınıza gözatabilirsiniz. Bu işin dezavantaj olarak nitelendirilecek noktası attığınız müzik ios cihazınızın kendi içindeki müziklere gitmiyor. Phone Drive'ın kendi içinde bulunan müzik çalar ile dinlemek durumundasınız. Bu özellik ile iphone cihazınızın desteklediği "word, excel, pdf" gibi dosyaları cihazınıza atabilirsiniz. 


2. Seçeneği tıkladığımızda, Phone Drive yüklü 2 ios cihaz arası bluetooth ile dosya transferi yapabilirsiniz.

Her iki cihazda da Phone Drive'ı açıyoruz.

Yine sağ altta bulunan senkronizasyon ikonuna tıklıyoruz.
Aşağıdaki ekranlarda gördüğünüz gibi yine Wireless üzerinden veya Bluetooth üzerinden dosya paylaşımı yapabilirsiniz.



Dosyayı hangi cihazdan göndereceksek o cihaz üzerinden diğer cihazı seçiyoruz. Hemen diğer cihazda soru çıkıyor "Diğer cihaz size dosya göndermek istiyor, kabul ediyor musunuz?"



Bu soruya "Evet" dedikten sonra göndermek istediğiniz cihazdan dosyaları seçin ve sağ altta bulunan "Send" butonuna tıklayın. Ardından ekrandan işlem aşamalarını takip edebilirsiniz.





Uygulama içinde bulunan müzik oynatıcı ise bu şekilde, gayet basit ve sade bir kullanıma sahip. Attığınız müzikleri bir klasör altında toplayarak şarkı listeleri hazırlayabilirsiniz.






Uygulama çok kapsamlı bir uygulama. İçinde bulunan tarayıcı ile web sitelerinden destekli uygulamaları indirme imkanı sağlıyor. Bu gibi bir takım ek özellikler de mevcut. Uygulamanın ücretsiz versiyonu en fazla 50 dosya barındırmaya imkan sağlıyor. Dilerseniz 1.79TL karşılığında son sürümü satın alabilirsiniz.













1 Aralık 2013 Pazar

Dead Trigger 2: Kapsamlı İnceleme ve İpuçları

Merhaba arkadaşlar uzun aradan sonra yeniden sizlerleyim. iPhone'umu satıp LG G2'ye geçtiğimden beri iPad'le pek vakit geçiremiyorum. LG G2 nin ekranı ne bilgisayar ne de iPad açma ihtiyacımı ortadan kaldırıyor. Tablet tarafında iPad'i tek geçerken telefon tarafında LG G2 den sonra düşüncelerim biraz değişti.

Her neyse uzun zamandır oynadığım Dead Trigger 2 oyunu hakkında bir kaç deneyim paylaşmak istedim. Bu tür FPS oyunları beni hep etkilemiştir. Dead Trigger'ın 1. versiyonunda da bayağı zaman geçirmiştim. İlk versiyona nazaran epey bir değişikliğin olduğu oyunda USA ve Afrika haritaları bulunuyor. Yine ilk oyundaki gibi çeşitli görevler sizi bekliyor. Erzak kutusu bulup araca taşıma, bulunduğun alanı koruma, haritadaki bütün zombileri öldürme gibi bir çok görev mevcut. Ayrıca belli şehirlerde diğer oyuncularla gerçek zamanlı zombileri öldürüp tüm zombiler öldüğünde ise çeşitli ödüller kazanma olayı mevcut. Bildiğiniz gibi buna benzer bir özellik 1. versiyonda "Arena" olarak geçiyordu.

Lafı fazla uzatmadan görseller eşliğinde incelemeye başlayalım.

Oyunun ilk açılışında bir kullanıcı adı ve şifre oluşturmanız gerekiyor. Bu sayede hesabınızla ilgili datalar bulut hesabına kaydoluyor ve cihazınıza format atmak ya da başka bir cihazda oyuna devam etmek gibi durumlarda tekrar üyeliğinizle giriş yapıp oyuna kaldığınız  yerden devam etme imkanınız oluyor.


Oyuna basit silahlarla başlıyorsunuz lakin sonrasında kazandığınız paralarla daha iyi silahları satın almanız mümkün.


Hikaye modu olması gerçekten iyi bir özellik. Sıradan FPS tarzında bir oyun olsaydı eminim bir süre sonra sıkardı. Örneğin yukarıdaki resimde mutasyona uğramış bina boyundaki zombiyi öldürmeye çalışıyordum.


Mutant zombiyi öldürme devamı..


Ve dev yıkılıyor.


Oyun içinde gizli yerlere yerleştirilmiş domuzları vurduğunuzda epey para kazanıyorsunuz. Şöyle bir kafanızı kaldırıp etrafa göz attığınızda genelde yukarılarda yer alıyor. Oyunda gözünüze hep takılmıştır sanıyorum.






####İpuçları ve hile niteliğinde bilgiler####

Oyun içinde bulunan altın sayacındaki "+" işaretine tıklamayla veya ekranın sağ altında bulunan "Free Gold" seçeneğine tıklayarak altın kazanabilirsiniz. Bu altınlarla 1 saatlik money booster kazanıp normal oyunda kazandığınızın 2 misli para kazanabilirsiniz.

Size tavsiyem TapJoy adlı uygulamayı indirip daha fazla altın kazanmayı sağlamak.
Hotels.com uygulamasını indirerek oyunda 120 altın kazandım.



Oyun içinde Tapjoy'un size sunduğu fırsatlar yukardaki gibi. Bu fırsatlar hep aynı. Tapjoy uygulamasını indirerek daha fazla fırsat görüntülenmesini sağlayabilirsiniz.


Örneğin uygulamayı indirdiğinizde yukarıdaki fırsatları değerlendirebilirsiniz.

Tapjoy uygulamasını indirin, bir hesap oluşturun. ister internet tarayıcısı üzerinden ister uygulamadan giriş yapın. Zaten Tapjoy destekli uygulamaların hepsi görüntülenecektir.


Oyun Hatası-Sınırsız Money Booster

 1 saatlik money booster alın ve son 2-3 dakika kala Supply Run görevine giriş yapın. Bundan önce yeteri kadar Painkiller stoklayın. Tüm kutuları toplayıp yerleştirin. Son kutu kalınca kutuyu yerleştirmeyin. Money Booster'ın süresi bitmiş olmasına rağmen 2 katı para vermeye devam edecektir. Oyunu ara ara durdurun ve devam edin. 2-3 saat oynayın. Denenmiştir bir oyunda 50.000$ kazandığım oldu.


Money booster'ın ne kadar kaldığını yukarıdaki resimdeki işaretli alandan görebilirsiniz.


Ayrıca belirtmek isterim ki ilk silahlara pek fazla yüklenmeyin. Yani fazla upgrade işlemi yapmayın. İlerleyen zamanlarda çok sağlam silahlar çıkıyor. Size tavsiyem sürekli "Tech"i upgrade edin. Tüm elemanlar bu elemanın yapmış olduğu sistem altında çalıştığından buna bağlılar. 

Şu anda level 34'deyim ve Scar adlı silahi açtım. Tek kurşunla "hard" seviyesinde zombileri indiriyorum. 

















5 Ekim 2013 Cumartesi

FastBall 2: Bounce Benzeri Oyun Arayanlara.. Programlaması bir Türk'e ait!

Eski Nokia telefonlardan tanıdığımız Bounce benzeri bir oyunu iPhone için de arıyorsanız bugün tanıtacağım oyun bu arayışınıza son verecek, bunun garantisini verebilirim :) Bounce bir klasikti. Sonradan symbian s60v3 telefonlarla birlikte 3 boyutlu bir görünüm aldı ama ben kesinlikle eski klasik 2 boyutlu grafiklere sahip olan bounce'u tercih ederim.
Fast Ball 2 de gerek grafik gerek sesleriyle birlikte Bounce'u andıran en iyi oyunlardan biri. Şöyle söyleyeyim yanlış hatırlamıyorsam 47. seviyede geçemediğim için telefonu çarpacak derece de sinirlenmiştim. Oyun bu derece bağımlılık yapıyor. 
Oyunun ücretsiz versiyonunda birçok seviye bulunuyor. Ancak ücretsiz oluşunun dezavantajı olarak reklamlar epey sinir bozucu. Dilerseniz uygulama içi satın alımla 3.59TL karşılığında tam sürüme yükseltebilirsiniz.


Oyunu açtığımızda bizi aşağıdaki ekran karşılıyor. Dilerseniz oyun öncesinde sekmelere bir göz atalım.


Store sekmesi altından topun rengini değiştirebilirsiniz.


Options sekmesi altında bulunan Settings'te ise müzik ve sesi açıp kapatabilir, zorluk derecesini arttırıp azaltabilirsiniz. Ayrıca oyun içi temayı da değiştirebilirsiniz.



Credits sekmesi altında oyuna katkıda bulunan isimleri görebilirsiniz. Aşağıdaki resimde de göreceğiniz üzere 2 adet Türk bulunuyor. Programlama tamamiyle bir Türk'e aitken Grafik kısmında yine bir Türk ve yabancı bulunuyor. Gururlandırıcı..


Oyunda kontroller sadece ekrana dokunarak topu zıplatmaktan ibaret. Böyle söyleyince kolaymış gibi gelse de inanın bana zorlanacağınız seviyeler olacak.






Oyunun 2. serisinin incelemesini yaptım lakin app store'da aynı zamanda 3. serisi de indirilebilir durumda. İki versiyonda ücretsiz olarak sunulmuşken uygulama içi satın alımlarla tam versiyona yükseltebilirsiniz.












4 Ekim 2013 Cuma

FaceFighter Ultimate

Bilgisayarla ilk tanıştığım zamanlarda flash oyunlar vardı. Bi eleman vardı onu dövmek ne zevkliydi. Bugün tanıtacağım oyunda bahsettiğim oyun tarzında eğlenceli bir oyun. Bahsettiğim oyunun görseli aşağıda, eminim bir çoğunuz hatırladınız :) 


FaceFighter'da kendi yüzünüzü veya bir arkadaşınızın yüzünü oyuna yerleştiriyorsunuz. Ve yumruk ve tekmelerle karşı tarafı dövüyorsunuz. 


Karşı tarafın yüzünü oyun içine yerleştiriyorsunuz. 



Karşı tarafı ekranda bulunan sanal butonlarla dövüyorsunuz.


Her darbeden sonra yüz daha da komik bir hal alıyor.


Oyunun ücretsiz oluşu bir avantaj sayılırken hala iphone 5 desteği bulunmuyor olması bir dezavantaj.














Traffic Rush


Söylediğim gibi bu akşam App Store üzerinden "Satın Alınanlar"a tıkladım. Traffic Rush'da bu tozlu raflar arkasında bulduğum diğer bir oyun :) 
Donut games firmasını her zaman sevmişimdir. Metrobüste, uzun yolculuklarda can sıkıntısını gidermek için güzel oyunlar sunuyor. Grafikleri de yüksek donanım gerektirmediğinden şarjı sömüren oyunlar değiller. 
Bu oyunda amaç trafiği kontrol etmek. Araçların kimisini durdurarak kimisini de daha da hızlandırarak trafiğin akışını devam ettirmeniz gerekiyor. Eğlenceli grafikleri ve sesleriyle yine bir donut games klasiği.


Oyun bizi klasik Donut Games açılış ekranıyla karşılıyor.


Classic & Rail Rush modu olmak üzere 2 adet mod bulunuyor. Benim yüklediğim dönemde Rail Rush modu yoktu.


Durdurmak istediğiniz aracın üzerine dokunarak aracı durdurabilirsiniz. Hızlandırmak istediğiniz aracı da parmağınızla itelemeniz gerekiyor. Şunu söylemeliyim ki kontrol belli bir süre sonra içinden çıkılmaz bir hal alıyor.



Çarptığınız anda oyun bitiyor.


Rail Rush modunda da aynı şekilde trenlerin kontrolünü sağlıyorsunuz. İlk çarpmanın ardından oyun bitiyor.











Lep's World 2



Çocukluğumun vazgeçilmez oyunları arasındaydı Mario. Ne uğraştık prensesi kurtarmak için. 4'ün 1'inden 8'e direk atlamanın kısayolunu öğrendiğim zaman ne çok sevinmiştim. (4'ün 2'side olabilir tam hatırlayamadım) 8'de uzun atlamaları yaparken Mario'yla birlikte bizim kollarda atlardı. Açıkçası o zamanlarda hissettiğim heyecanı bugünün oyunlarında hissedemiyorum. iPod Touch'umu aldığımda JB yapmış emülatorler yardımıyla Mario'yu oynamıştım ama Mario kolla oynanılası bir oyun. 
Sizde benim gibi geçmişi özlediyseniz, elimizden düşürmediğimiz ios cihazlarımız için Mario benzeri Lep's World oyunuyla birlikte geçmişi şöyle bir yad edebilirsiniz. Lep'in Dünyası adlı bu oyun App Store'da Mario'ya benzerliği yüzünden bu kadar popüler oldu diye düşünüyorum.

Oyunu açtığımızda bizi bu ekran karşılıyor. Eğlenceli grafikleri ve neredeyse birebir haritaları ile, oyuna Mario'nun günümüze uyarlanmış versiyonu diyebiliriz.










Karikatür havasında bir hikayeyle oyunun başlangıcına doğru ilerliyoruz










Mariodaki gibi 1-1, 1-2 gibi bölümler bulunuyor. Ve bu bölümler neredeyse Mario'dakilerin aynısı.




Oyunun kontrolleri gerçekten kolay.





Sol üstte bulunan 4 goncalar ile bir oyunda 3 kez yanma hakkınız bulunuyor. Bu goncalar bunu ifade ediyor.
Altında bulunan süre dolmadan oyunu bitirmek zorundasınız.
Sağ tarafta bulunan altınlar oyun içi topladığınız altınları ifade ediyor.
Hemen altında bulunan kozalaklar ise oyun içindeki yaratıkları vurmanıza yarıyor.




Oyunu daha önce kurduğumdan şimdi fazla ilerleme fırsatım olmadı. Ancak Mario tarzında bir oyun arayanlar mutlaka indirip kurmalı.

Ücretsiz oluşu da diğer bir avantaj.


iTunes Link










Monkey Flight: Bir Donut Games Klasiği

Blogta uzun zamandır aktif olmayışımın bir sebebi üşengeçliğim diğer bir sebebi ise incelemeye değer uygulama bulamayışımdır. Şöyle bir geçmişe baktığımızda; genel anlamda popüler uygulamaların yanında popülerlikten uzak ve kişisel olarak beğendiğim uygulamaları incelediğimi görebilirsiniz. Her neyse uzun zamandır aktif olmadığımı gördüğümde App Store'a girip şöyle bir "Satın Alınanlar" sekmesine göz attım ve incelemeye değer olduğunu düşündüğüm 9 adet uygulama/oyunu yeniden indirdim. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi Apple ile ilk tanışmam bundan yaklaşık 3-4 sene önce iPod Touch 2. nesil ile olmuştu. O zamandan beri aynı hesabı kullanıyor olmam, bugün baktığımda güzel bir avantaj.

Lafı fazla uzatmadan her yaşa hitap edeceğini düşündüğüm ama özellikle çocukların daha çok beğeneceği Monkey Flight oyunundan görseller ve açıklamalarla sizleri baş başa bırakıyorum.



Oyunu açtığımızda bizi aşağıdaki ekran karşılıyor. Start butonu ile oyuna ufaktan girişin ilk adımını atabilirsiniz.



Start'ın ardından aşağıdaki ekrandan 3 adet oyun modu arasından istediğinizi seçebilirsiniz.
Challanges modunda: 60 adet seviye bulunuyor. Bir öncesini bitirmeden yenisine geçiş hakkınız bulunmuyor.
Arcade Mode: Tek bir haritada maymunu fırlatıp toplayabildiğimiz kadar meyve toplamaya çalışıyoruz. Amaç her seferinde bir önceki rekoru geçmeye çalışmak.
Lite mode: Aynı şekilde bir haritada toplayabildiğimiz kadar meyve toplamaya çalışıyoruz.



İlk seferde nasıl oynanacağına dair ufak bir rehber size yardımcı oluyor. Parmağınızla kırmızı noktaları fırlatmak istediğiniz açıya ayarlıyorsunuz. Power yani Güç sekmesini fırlatmak istediğiniz hıza göre ayarladıktan sonra parmağınızı kaldırabilirsiniz.



Toplayabildiğiniz kadar meyve toplamaya çalışın. 
Ufak bir ipucu gereken anlarda ekranda herhangi bir yere dokunarak "Pırt" özelliği ile maymunu havalandırabilirsiniz :) 


Aşağıdaki resimde sol üstte gördüğünüz muz sayısı yapabileceğiniz "Pırt" sayısını gösteriyor. Misal tam  havada uçarken kayaya doğru düşüyorsunuz bu esnada ekranda herhangi bir yere dokunursanız maymunu bu çarpmadan kurtarabilirsiniz.


Maymunu bataklık ve kayalara çarpmaktan kurtarmak için 2 Challenge modunda 2 adet muz bulunuyor.
Eğlenceli grafikleri ve sesleriyle gerçekten güzel bir oyun.


Her seviyede toplamanız gereken belirli bir meyve sayısı var. Aşağıdali ekranda gördüğünüz gibi "Qualify" bu sayıyı ifade ediyor. Collected ise bizim topladığımız meyve sayısını.




1.79 Liralık fiyat etiketine aldırmayın. Bu ücreti son kuruşuna kadar hakettiğini belirtmek isterim.